بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِ فِرۡعَوۡنَ أَتَذَرُ مُوسَىٰ وَقَوۡمَهُۥ لِيُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَيَذَرَكَ وَءَالِهَتَكَۚ قَالَ سَنُقَتِّلُ أَبۡنَآءَهُمۡ وَنَسۡتَحۡيِۦ نِسَآءَهُمۡ وَإِنَّا فَوۡقَهُمۡ قَٰهِرُونَ ١٢٧

Fir'avn kavminden olan ileri gelenler şöyle dedi: «Musâyi ve kavmini — fesadcılık etmeleri, seni de, Tanrılarını da terk etmesi için mi — bu toprakda (Mısırda) bırakacaksın? O da: «(Eskiden olduğu gibi yine) oğullarını öldürtürüz, yalınız kadınlarını sağ bırakırız. Şübhesiz ki biz onların tepesinde kahredicileriz» dedi.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu